Patello-femoral eklem; vücudumuzun en büyük ve karmaşık eklemi olan diz ekleminin parçasıdır. Patella diz kapağımız, femur üst bacak kemiğimizdir. Bu ikisi birleşerek patellofemoral eklemi oluşturur.
Stabilitesini, statik ve dinamik yapıların oluşturduğu kompleks bir eklemdir. Diz kapağının stablitesini sağlayan çok fazla etmen vardır. Kaslar, tendonlar, ligamanlar, bağlar ve kemik yüzeyleri. Bunlardan birinin ya da bir kaçının dengesizliği diz kapağı çıkığına sebep olabilmektedir. Ayrıca yaş, cinsiyet, genetik faktörler ve tabi ki travma da diz kapağı çıkıklarında önemli sebeplerdendir.
Bazı kişiler ilk seferde çıkık oluşumunu çok anlamadan geçirirken, bazılarında bu süreç çok ağrılı olur. İlk başlarda her zaman konservatif tedavi tercih edilir. çıkık redükte edildikten (yerine oturtulduktan) sonra, hasar durumuna göre 2-6 hafta arasında breys (dizlik) kullanılması ve immobil (hareketsiz kalması) önerilir. Doktorun uygun gördüğü immobilizasyon sürecinden sonra aktif rehabilitasyon süreci başlamalıdır.
Patellar İnstabilite rehabilitasyonunda amaç; fonksiyonelliğe geri dönüş sağlarken, tekrar çıkık olma ihtimalini en aza indirici çalışmalar yapmaktır. Mümkün olduğunca erken rehabiliyasyona başlama, kasların inhibisyona uğramaması için çok önemlidir.
Rehabilitasyon basamaklarımızı şöle özetleyebiliriz;
-Ağrı ve ödemin giderilmesine yönelik uygulamalar
-Eklem hareket açıklığının ve kas gücünün tekrar kazanılması
-Denge ve propriosepsiyonun tekrar kazanılması
-Normal yaşama ya da spora dönüşün sağlanılması
Burada her bir basamak hastaya özeldir ve hastaya özel egzersizler ile program oluşturulmalıdır. Bazı hastalar bu süreci çok ağrılı ve hassas geçirebilir, bazı hastalar bir an önce spora dönmek için hızlandırıcı geçirmek isteyebilir, bazı hastalarda ya tekrar olursa korkusu oluşabilir ve egzersiz yapmak bile çok korkutucu gelebilir...
Tedavi planımızı oluştururken psikolojik faktörleri de mutlaka işin içine katmalıyız.
Konservatif tedaviye rağmen tekrar eden çıkıklarda artık tek seçenek ameliyattır. Bazı durumlarda ilk çıkıklara eşlik eden anatomik risk faktörleri vardır bu durumlarda ilk seçenek cerrahidir. Osteokondral (kemik-kıkıkırdak) kırık varlığında ise tek seçenek cerrahidir. Burada ameliyat durumuna, çeşidine ve sürece karar veren tabi ki Ortopedi Doktoru'dur ancak Fiyoterapist olarak biz de; ameliyat çeşitlerini, ameliyatta neler yapıldığını, iyileşme süreçlerini... iyi bilmeliyiz. Ve her zaman hekimle iletişim halinde olmalıyız. Aksi takdirde başarılı bir rehabilitasyon süreci geçirmek mümkün değildir.
Son yıllarda doktorlar en çok Fulkerson Tekniğiyle bu ameliyatı yapmaktadırlar. Ancak her ameliyata eşlik eden ilave işlemler olur. Başarılı bir Rehabilitasyon süreci için uygulanan teknikleri ve eşlik eden uygulamaları iyi bilmeliyiz.
Fizyoterapist olarak ameliyat sonrası ilk gün doktorla iletişim halinde olarak programımıza başlıyoruz; -Ayak bileği pompalama,
-Kuadriseps izometrik,
-Elektrik stimülasyonu,
-Soğuk uygulama,
-90 derece limitli Pasif fleksiyon (diz bükme) uygulaması,
-Çift kanedyen ile ayağa kalkma ve yürüyüş.
Sonra ki günler hastanın durumuna göre eklemeler yaparak ilerliyoruz. Hastalar taburcu olurken; kuadrisepsini iyi kasabilmeli, breys ve çift kanedyen ile bağımsız yürüyüp merdiven inip çıkabilmeli, pasif 90 derece fleksiyon açısını yakalamalı ve ödemi-ağrısı kontrol altında olmalı.
Fulkerson ameliyatlarının en büyük zorluğu diz fleksiyon açını arttırmaktır. Ameliyattaki büyük müdahaleler ve kısıtlayıcı fleksiyon nedeniyle maalesef dizde yapışıklıklar oluşmakta ve çoğu hastada bu süreç zor geçmektedir. Ancak belli sürede açılmayan hastalara anestezi altında manüplasyon yapılarak, hastanın bu sürecinin ağrısız ve kolay geçmesi sağlanır.
Her Fizik Tedavi sürecinde olduğu gibi Patellar İnstabilite de tecrübe ve bilgi isteyen bir alandır. Ve Hasta-Fizyoterapist-Hekim bağı hep sıcak tutulmalıdır. Bu konu hakkında daha ayrıntılı bilgi isterseniz mail yoluyla iletişime geçebilirsiniz.
Telif Hakkı © 2022 Fizyoterapist Şenay Kaçar Can - Tüm Hakları Saklıdır.